Sunday, February 15, 2015

Suriyeli




Gece yarısına doğru azacak bir sahneye varmadan, ondan epey önce azmış midemi yatıştırmak için elimdeki soğuk suyu cebime gömerek bir çorbacıya oturdum. Önümdeki masada -sonradan söyledikleri ile anlaşılacak ki- Suriyeli bir kadın, onun bir arap dostu bir başka kadın, yanlarında bir Türk kadın ve erkek var. Bu dörtlünün bir yerlerden artan delişmen iş hacmi, para pul deryası üzerine döndürdükleri muhabbeti hiç bir yerinden yakalayamadım. Pul biberdeyim, kekikteyim, kaşığın şeklinde, bardağın kirindeyim. Ama meraktan da gebermekteyim her zamanki gibi, yine. Belki tekstil, illa birşeyler, bir satış var. En işe yarar bilgiyi masadaki tek erkeğin dönüp kadın arkadaşına söylemesinde buldum (Suriyeli kadını kastederek): "O buraya gelip kısa sürede iş hayatına atılıp kendini kurtarmış, şu anda çok da iyi kazanıyor. Onu anlatıyor..." dilinden anlıyor yani. Ben anlamıyorum.

Masaya bir ufak kız yanaştı, elinden tutan ondan ufak, ayakları gecenin ayazında çıplak kir pas içinde erkek kardeşi, çocuğun feriştahı gitmiş, açlık değil ama hastalıktan ölecek gibi.. Suratlarında hal takat yok. Masaya ellerini uzattılar, para değil, masadaki ekmekleri istediler. İlk atlayan ve "Nooo" diyen masadaki Suriyeli kadın oldu.
Nasıl güzel sahne değil mi?






0 comments: