Tuesday, November 9, 2010

Trabzon Away

Deplase olun gençler: Bir futbol takımının peşinden ya da bir kadının, farketmez!

Trabzon Away

Pazar sabah 08:30, Mevlam, Akatlar. Ekip toplanmis. Yataktan sürünerek kalktim. Cocuklar kahvalti etmisler bile. Bir acma, bir cay. Sonra hep beraber havaalanina. Giden ekiple selamlasma, biletler. Pazar gazeteleri. Ancak Trabzon Havaalanina inince patlayan afyon. Güzel hava, güzel sehir.

Cenebaz taksici ile tavsiye üzerine Nihat Usta'da köfte. Akcabaat usul. "Gercek" piyaz, kuymak, kaygana, ayva tatlisi. WC'sinde yerleri silen 11-12 yaslarda bir cocuk. "Nolur mac"a cevapsiz, kapiya yöneldi. Sustu konusmadi. Burada herkes takim tutar o da tektir ama cocukta ses yok. "Futbolu mu sevmiyorsun"a "Bilmiyorum"lu cevap. Hayatindan bezmis gibi. Sasirdi da biz iceri girince. Israr ettim "Nolur mac" diye diye.

Galatasarayli Nihat Bey'in ugurlamasi ile sonra Avni Aker. Türkiye'nin acik ara en güzel deplasman tribünü. Gidenlerin dilinde "Vicente Calderon"a benziyor sesleri. Oyun iyi gibi, gol gelmiyor gibi, ömür törpüsüne gidiyor gibi yollar. Bütün yollar. Hani sana acilirdi bütün yollar?

Tribünde solumda Ultra Dadas. Elle yazilmis bir beyaz karton. Ekran ceksin diye kaldiriyorlar. Sonra özenle arkada duvara dogru yasliyorlar. Sonra tekrar kendi aralarinda organize oluyorlar. Kaldiralim hadi diyorlar, kartonu düzgünce koyduklari yerden aliyorlar. 2'si kaldiriyor, 3'sü fotosunu cekiyor. Hagi'yi cok seviyorlar. Kartonda da I Love You Hagi Ultra Dadas yazmislar.

Kadikoy'de sagimizda duran kivircik sacli cocuk, dönüste, havaalaninda merdiven altinda. Gözleri yasli. Maglubiyetten değil, neden o da belli değil. Aklım sadece onda kaldı. Bir de uçakta yan koltuktan gelen hikayede: "Cocugun biri dun aksam 7 sularinda binmis otobuse. Bugun 12'de stada gelmis. Simdi gece 01'de binecek 17 saatte tekrar İstanbul'a donecek. Tek basina gelmis. Abi beni de ucaga alin dedi. Mumkun olmadi, full geldik full dönüyoruz. Aramizda hemen para topladik istersen sabahi bekle bunla ucaga bin dedik."

Arman için, forman için, bizim için...

0 comments: